ÖĞRETİM hayatımız boyunce İngilizce dersimizin olmasına karşın rağmen neden İngilizce konuşamıyoruz. Çünkü;Dünyada 44 ülke arasında 43 sırada olmanın bir gururu yok tabiki
Başarısızlığımıza sebepler bulmakta usta bir milletiz. Tüm İngilizcemiz”Simple Present Tense” ile başlayıp yine “Simple Present Tense” ile bitiyor. Bir turist yanımıza doğru gelirse yapabileceğiz en iyi şey onu hiç görmemezlikten gelmek yada başımızı çevirmek veya yanımızdaki arkadaşımızla konuşur gibi yapmak olabilir mi? Eskiden İngilizce konuşmak için İstanbul Sultanahmet Meydanına veya turistlerin en çok ziyaret ettiği yerlere gitme geleneğimiz vardı. Bir turist bulup konuşarak ondan bir şeyler öğrenelim diye.Evet “öğrenme” sözü doğru. Dil bilinçsizce dinleyerek,konuşarak,yaşayarak öğrenilmeli bence diyorum sizce bu doğru mu?
İngilizce öğrenmenin dört önemli kuralı: dinleyeceksin ve okuyacaksın, söyleyeceksin ve konuşacaksın…
Bu konuda şöyle düşünüyorum, bebekler nasıl ana dillerini okuma-yazmayı bilmeden öğreniyorsa bizlerde ingilizce’yi de aynı anda ana dillerini öğrenir gibi duyarak yaşayarak öğrenebilirlebiliriz.
Dil öğrenmek öyle haftada 2, veya 4 saatle olacak iş değildir. Dil öğrenimi yoğun olarak öğrenilmesi ve öğretilmesi gereken bir iştir. Yani kişilere haftada en az 8-10 saat ingilizce öğretilmelidir. Bu süreçte eğitim sistemlerinde de sıkıntı olduğunu düşünüyorum..
Her hafta belli konular kural, gramer olarak öğrencilere öğretilir, üstüne egzersiz yapılmata ve alıştırmalar tekrarlanır.fakat burada bir eksik var. Kural iyi güzelde, çocuk girdiği sınavdan hemen sonra hafızasına depoladığı bu bilgileri unutuyor, çünkü kendisini buna programlamış durumda. Kısacası öncelikle dil öğrenmek isteyene öğretilir, yani ingilizce dersi seçmeli olmalıdır. Ardından dil öğrenmek isteyene öğretilirse, onları bir sınava tabii tutmak yanlıştır, burada amaç öğretmek olmalıdır, yarıştırmak değil. Karşındaki kişi dil öğrenirken bunu isteyerek yapar ise hem anlamaya çalışacaktır hemde sınav kaygısı olmadığı için geçici bilgileri değil daha kalıcı bilgileri depolayacaktır hafızasına.
Yukarıda yazdıklarımda bahsetmiş olduğum ve açıklamadığım bir konuda öğrenme teknikleri
Bu tekniği biraz detaylandırmak gerekirse;dinleyerek tabiki
İnsanların yanı sıra birçok konuşan hayvanlar vardır. en çok konuşabilen hayvanın papağanlar olduğunu biliyorum ve Papağanlar eğitilirse 500 kelimeliyle İNGİLİZCE öğrenip sizinle konuşabiliyorlar. Eğer bir papağan sürekli ağlayan bir babeğin bulunduğu odada yaşıyorsa bir süre sonra o da aynı bebek gibi ağlıyabiliyor. Bu öğrenme yöntemi yetişikn bireylerde gecerlidir.
Örnek;Bir kişi , Türkçe “avukatı öğrendiği anda “lawyer”ı da kolayca öğreniyor.
Bir insan ne kadar erken ingilizce öğrenmeye başlarsa o kadar iyi. Araştırmalar bir çoğun ana dilini 6 yaşa kadar öğrenildiğini söylüyor. Onun için dil öğretimi 3 yas itibari ile başlamalı diyorum…
Yukarıda yazdıklarımın haricinde ingilizce öğrenimi konusunda kaynak seçimi,teknolojik kaynaklardan yararlanmada önemli faktördür. Bir Diğer Faktörde Yurt Dışı Deneyimi’dir.